Hayatım boyunca imkanım olsa bile paraşüt ile atlayabileceğimi sanmıyorum. Sebebi vücudumun, metabolizmamın bir şekilde bunun için birtakım engeller yaratması. Psikolojik olarak buna hazır olmanın yanında aşılması gereken ve geri dönüşü olmayan tahribatlar yaratabilecek fiziksel riskleri düşününce üzerinde çok da kafa yormaya gerek yok sanırım. Peki paraşütle atlamak bir metafor olarak düşünülebilir mi? Tam da bunun için buradayız.
paraşütle atlamak
sonsuzluğu ciğerlerinize çekmek, yaşamın farkındalığının farkına varmaktır. yıllardır teknolojik travma içinde bulunan günümüz insanı bir masa çevresinde ya da dört duvar içinde kısıtlı özgürlüğünün esaretini çekmektedir. oysa ki endüstri devriminden önceki insan yaşantısı kapital olarak sınırlı ama yaşamsal etkinlikler için sonsuz idi. gelecek kaygısı ile kendimizi, çevremizi ve çocuklarımızı yaşamın zorunlu çarklarına zincirlerle bağladık. hangimiz kuşlar gibi gökyüzünde saatlerce uçmak, derinliklere süzülmek istemedik ki. belki buna fırsatımız olmadı ama ne kadar bağlayıcı gereksiz oluşumlara saatlerimizi ve günlerimizi esir ettiğimizi düşündük mü. şimdi uğruna kavgalar verdiğimiz, sınırlarıyla birbirimize düşman kesildiğimiz toprak parçasının üstünden geçerken neler düşünmeyiz ki...(alıntı: http://eksisozluk.com/entry/20324326)
Subjektiviteye karşı alerjiniz mi var? O zaman yazının devamını okumayın ve daha faydalı olduğunu düşündüğünüz bir şeyler yapın. Çünkü az sonra okuyacaklarınız yoğun olarak subjektivite içermekte olup kesinlikle haklı olduğunu düşünen insanların zihnine paraşütle atlama niteliğindedir. Bu insanların paraşütle atlayabilme ihtimali olmadığı gibi paraşütle atlayanların da iyi insanlar olmadığını düşünürler. Ama az sonra okuyacaklarınızla atlayacağınız yüksekliğin o kadar da fazla olmadığını söylemek isterim.
---
Tehlike: Ülkenin bölünmesi
Durum Özeti:
Pis, iğrenç, kaba bir insan grubu vardır. Bunlar ülkenin doğusunda filan yaşar. Batısına da gelirler ama konuşmayı bilmezler. Başka iş yapamadıkları için hep en kötü işleri yaparlar.
Ara Sonuç 1: Adları Kürt olan ve doğuştan niteliksiz bir grup insan vardır.
Bunların yaşadığı yerlere devlet hep para gönderir, öğretmen gönderir, memur gönderir, ama bunlar çok nankördür. Uyuşturucu ticareti, kaçakçılık filan yaparlar. Bu çok kötüdür. Uyuşturucudan kazanılan parayla bunlar silah alır. Asker oraları düzenlemek için gider, bunlar dağa çıkar terörist olur. Bebek filan öldürürler, fotoğrafları vardır bunların gazetelerde. Askerlik vatan, namus borcu olan çok önemli bir şeydir. Askere giden gencecik fidanlar vardır. Bunların bazıları doğuya gidebilir. Bu kaderdir, yapacak bir şey yoktur. Vatan kanla sulandığı için çok önemli bir şeydir. İlkokulda bize olması gerektiği gibi öğretilmiştir ve bunu değiştirmeye çalışmak vatan hainliğidir. Doğunun nasıl bir yer olduğunu bilmesek de, orada insanların ne yaşadığını görmesek de Türkiye haritasının doğru olması konusuna özel önem vermek gerekir. Türkiye'ye ait yerleri bazı haritalarda başka isimlerle gösterenler vardır ki, bunlar işte hep Kürtler ve yandaşlarıdır.
Ara Sonuç 2: Kürtler vatan hainidir.
Devlet bu teröristlerin başını yakalayıp da asmaz, besler. Çok suçlu olan birinin yaşaması haksızlıktır. Ama devlet sonra bununla görüşmeye başlar. Bunun posterlerini asan küçük bir azınlık vardır. Bazen meydanlarda çok binlercesi toplanır ama ne anlatmak istediklerini kendileri de bilmez. Bunlar hep provokasyonla toplanan cahil halktır. Bunlar hep barış derler ama terörün barışı olmaz. Kandil'i dümdüz etmek filan çözüm olabilir. Zaten bu teröristler hep orada yaşar, oradaki birkaç yüz terörist ölürse herşey düzelir. Bazı yazarlar bu durumu çok boşluklu, kısa yazılarıyla yeterince açıklar. Bunun üzerine konuşmaya da gerek yoktur.
Ara Sonuç 3: Barış denen şey aslında dış güçlerin oyununa gelip teröristlere prim vermektir.
Eylem: Sosyal medyada isminin başına TC koymak, "yorumsuz" yorumuyla kaynağı ve doğruluğu belli olmayan yazılar paylaşmak
Sonuç: Ülkenin bölünmemesi
---
Siz de hayatınız boyunca paraşütle atlayamayacağınızı düşünüyorsanız, aradaki bölümü paylaşarak insanlara süreç, mesele, görüşme, akil, vb kelimelerle daha da karmaşık hale getirilen şeyi ne kadar da iyi bildiğinizi bilimsel bir bakış açısıyla anlatabilirsiniz. Benim hatırım için daha sonra da "Temizlik imandan gelir. F. Nietzsche" yazıp paylaşmayı da unutmayın, olur mu?
No comments:
Post a Comment